LOGIN
Transforming failure and fear to a culture of learning

Hata ve Korkulardan Öğrenme Kültürüne

trust culture Oct 29, 2020

Hayal edin: 11 aylık bir çocuksunuz ve "Yetişkinler gibi iki ayağımın üzerinde dik bir şekilde yürümek istiyorum" diye düşünüyorsunuz. Cesur bir karar. Kollarınızdan güç alarak kendinizi yukarı çektiniz ve kanepe boyunca ilk adımlarınızı attınız. Ve aniden - eyvah! - ayağınız kaydı ve düştünüz. Utanç içindesiniz, odada etrafınıza baktınız ve bu başarısız girişim sırasında kimsenin sizi görmediğini umuyorsunuz. 

İkinci bir deneme yapmaya çalıştınız, ancak 3 adım attıktan sonra tekrar takılıp bebek bezinin üzerine düştünüz. Bu başarısız denemelerin ardından cesaretiniz kırıldı ve yürümenin sizin için doğru bir seçenek olmadığından eminsiniz. Bundan sonra iki ayak üzerinde yürümek yerine hayat boyunca emeklemeye karar verdiniz.

Bu kabul edilemez ve korkunç bir fikir gibi görünüyor, değil mi? Yine de profesyonel hayatta bir çok durumda benzer şekilde davranıyoruz.

'Hata' deyince aklımıza olumsuz bir durum gelir zira bu kelime negatif bir anlam içerir. Bu yüzden hataya karşı bir korku yaşar içimizde. Peki neden korkuyoruz hatalardan? Bilinçaltımıza işleyen bu olumsuzluğa son verme zamanı gelmedi mi?

Gelin bakış açımızı değiştirelim!

Olumlu düşünceler olumlu sonuçları doğurur. Hatalarımıza farklı bir açıdan bakabilmeyi öğrenmek gerekir. Var olan durumu reddetmek yerine daha iyi bir şekilde konumlandırabilirsek onlara bir anlam katmış oluruz. Tarihte yapılan hatalar sayesinde günlük hayatımızda önemli bir yeri olan bir çok icat vardır. Örneğin, 1928 yılında Dr. Alexander Fleming tüm hastalıkları iyileştirebilecek bir ilaç arıyordu fakat ne kadar uğraşırsa uğraşsın bir türlü amacına ulaşamıyordu. Çalışmalardan bunalan Fleming, dinlenmek ve daha iyi sonuçlar elde etmek için tatile çıktı. Tatilden döndüğünde ise Penicillium adında bir küfün Petri kabını kirlettiğini farketti. İncelemelerinde bu küfün etrafındaki tüm bakterileri çözebilen bir tür olduğunu farketti. Bu küfü üretmeye karar verdi ve bunun sonucunda pek çok hastalığı yok edebilen bir antibiyotik olan penisilini keşfetti. Bu da ‘kazara’ hayatımızda çok önemli bir tedavi yöntemi oluşmasını sağlamıştır.

Hataların en güzel yanı, öğrenmektir. 

Brian Goldman, Ted Talk’ta yaptığı konuşmada kendisinin ve diğer doktorların yaptıkları ve yapabilecekleri hatalardan söz ediyor. Doktorlardan hatasız olmaları beklenir, her şey mükemmel olmalıdır çünkü insan sağlığı söz konusudur. Bunu düşünürken hepimizin insan olduğunu unuturuz. Brian Goldman ‘Hatalar kaçınılmazdır.’ diyor. Brian’a göre, meslektaşlarının birbirine utandığı için söyleyemediği hatalar var. Fakat herkes kendi hikayelerini anlatmak ve benim yaptığım hatayı sen yapma demek için hikayelerini paylaşmak ister. Bunu gerçekleştirebilmek için ise, hataların yapıldığı durumlarda anlayışla karşılanmasına ve karşı tarafın empatisine ihtiyaç duyarlar.

PeopleAtRightPlace ekibi olarak geliştirdiğimiz modeli görselde inceleyebilirsiniz.

Bu modelde hata yap, paylaş ve geliş gibi bir döngü görülüyor. Bu modelimizi organizasyonlara uyarlayarak gelişimi hedefliyoruz. Organizasyonlarda çalışanlar hata yapmaktan korkarlar. Çünkü her hata yapıldığında içlerinde işten çıkarılma, terfi alamama, performans değerlendirmesinde düşük not alma gibi kaygılar oluşur. Bu yüzden hata yapmaktan ve özellikle yaptıkları hataları paylaşmaktan kaçınırlar. Halbuki bir organizasyonu geliştirmedeki en önemli etkenlerden biri yapılan hatayı tekrarlamamaktır. Paylaşılmayan hatalar bunların tekrarlanmasına yol açar ve her seferinde telafisi hem kişi hem de şirket için çok daha zor hale gelebilir. Sadece tıp dünyasında değil tüm organizasyonlarda öncelikli ihtiyaç, hataların sevgi ve güvenle karşılanabileceği, paylaşılabileceği bir ortamdır. Çünkü ancak hatalar paylaşılırsa o zaman büyüme ve gelişmeden söz edilebilir.

SHARE POST:

 
Go Back to Overview

Get the best for building tomorrow's workplace!
Stay connected with news and updates.